Yapılarda mimari kaygılar köreltilmeden güvenlik önlemlerinin alınması, günümüz teknolojisiyle oldukça mümkün. Özellikle yapı inşa edilmeden önceki tasarım aşamasında başlanan güvenlik projeleri çok daha verimli sonuçlar almamıza imkan sağlıyor.
Mimari kültür geçmiş çağlardan beri gelişmeye devam ediyor. Yeni akımlar çıkıyor ve yapılar biçim kazanıyor. Lüks plazalar, rezidanslar ve villalar işverenin tercihlerine göre şekillendirilerek kullanıcıların hizmetine sunuluyor.
Peki iyi bir yapıda aranılan özellikler neler?
Eski çağlardan beri ideal yapıların sahip olması gereken üç esas kriter vardır. Bunlar:
-Fonksiyonellik
-Süreklilik/Kalıcılık
-Estetik
Zamanla birlikte toplumların ihtiyaçlarıyla şekillenen mimari çözümler, çağımıza yeni bir kriter kazandırmıştır. Lüks ve ihtişamlı yapılar, beraberinde güvenlik açığını doğurmuş ve bu ihtiyaca yönelik çalışmalar başlamıştır. Böylece kullanıcıların bir yapıda aradığı özelliklere ‘Güvenlik’ kriteri de eklenmiş ve bu kriter zamanla büyük önem kazanmıştır.
İlk dönemler mimariden uzak gelişen güvenlik sistemleri, hem yapının estetiğine ve fonksiyonelliğine gölge düşürmüş hem de yeterince verimli olamamıştır. Yapının yeterince iyi analiz edilememesi, başarısızlığı da beraberinde getirmiştir. Bugün çevrede görülen, mekan ruhuna aykırı ve güvenlik noktaları iyi tespit edilmeden yerleştirilen cihazlar bu duruma önemli örnekler teşkil etmektedir.
Öte yandan tasarım aşamasında
iyi kurgulanamamış bir yapının, sonradan dahil edilen güvenlik önlemleriyle korunması da mümkün olmayacaktır. Etrafta sıkça duyulan ve güvenlik sistemi olmasına rağmen mimari hatalardan kaynaklanan güvenlik açıkları, durumu gözler önüne sermektedir. Yani iki taraf da bu çözüm sürecinde birbirine muhtaç konumdadır.
Çözümler neler?
Gelişen teknoloji ile birlikte, güvenlik cihazları verimlerini artırmış olmanın yanı sıra, istenen konsepte uyum sağlayabilen bir ürün yelpazesine ulaşmış durumda. Mimarların yarattığı konsepte ve estetiğe uygun ürünler kullanarak güvenliği sağlamak artık çok daha kolay. Bu sayede mimar, estetik kaygısını gerçekleştirebilmekte, güvenlik şirketleri de işlerini layıkıyla yapabilmekteler.
Yine de bazı durumlarda mevcut yapıya yerleştirilen güvenlik cihazları, binayı ve estetiği koruma amacına tam olarak ulaşmakta yetersiz kalabiliyor. Bugün, mimarların tasarım aşamasında güvenlik şirketleriyle beraber çalışması ve güvenlik sistemlerinin mimariyle entegre bir biçimde kullanılması, yapının estetiğini korumanın yanında, güvenlik veriminin artması için de önemli bir yere sahip. Güvenlik şirketleri, tasarım aşamasından itibaren kurgusunu gözlemleyebildikleri binalar için çok daha iyi işleyen güvenlik çözümleri sunabiliyor. Bu şekilde binalarda maksimum düzeyde güvenlik sağlanabiliyor. Mimarlar da, alanında uzman kişilerle çalışarak, tasarımda güvenlik açığına meydan verebilecek hataları görüp, projeyi buna göre şekillendirme imkanına sahip oluyorlar. Ayrıca bu çözümleri esas alarak binanın estetiğini bozmayacak şekilde tasarım yapabiliyorlar. Ve proje, dört kritere de uygun olarak hayata geçiyor.
Sonuç olarak, mimarların konu hakkıdaki görevlerini şöyle sıralayabiliriz:
-İşverenin veya kullanıcının talepleri doğrultusunda, alternatifleriyle birlikte, kullanışlı ve konforlu yapılar sunmak.
-Tasarım sürecinde konusunda uzman kişilerle çalışarak oluşabilecek hataları minimuma indirmek.
-Mimari tasarımın yanında; statik, mekanik ve elektronik hakkında da bilgi sahibi olmak.
-Tasarımın yönetmeliklere uygun olmasına özen göstermek.
Günümüzde, bilinçli mimarlar ve tecrübeli güvenlik şirketleri de bu ortak çalışmanın ortaya çok daha başarılı ve kaliteli projeler koyabilmek için kaçınılmaz olduğunun farkında. Buna örnek gösterilebilecek birçok proje de ülkemizde hayata geçirildi ve geçirilmeye devam ediyor.
Bu yazıyı okuyanlar, bunları da okudu:
Nesnelerin İnterneti Mimarlığı Nasıl Etkiliyor?
Güvenlik Sistemleri, Apartman Konuşma Sistemleri ve Hırsız Alarm Sistemleri Entegrasyonu
O Güvenlik Sistemi İçin Yeni Kablo Mu Çekeceğim?
