Hem “kültür”, hem de “iletişim” kelimelerinin pek çok anlamı, pek çok da türü var. En popüler anlamıyla kültür, “belli kalıplara ve davranışlara, görgü kurallarına, örf ve adetlere uygun davranmaktır”. İletişim ise en basit haliyle, “ bizim başkalarını, başkalarının da bizi anlamalarına yarayan süreçtir”.
Bu iki kavramın tanımlarından da anlaşılacağı gibi kültür, iletişimin yapısını direkt olarak etkileyen en önemli unsurlardandır. Kültürün iletişimdeki en güzel örneklerinden birisi el sıkışmadır. Batı toplumlarında, bir konuda anlaşmaya varıldıktan sonra el sıkışılırken, ülkemizde de görebildiğimiz gibi doğu toplumlarında daha pazarlık başlarken el sıkışılır.
Elbette, kültür kadar iletişimi etkileyen önemli unsurlardan birisi de teknolojidir. Özellikle telefon teknolojisi, mesafelerin ortadan kalkmasını, sözlü iletişimin mesafeden bağımsız yapılabilmesini sağlamıştır. Ancak, teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin, toplumların özünde bulunan kültürü aynı hızda değiştiremez. Bu nedenle de toplum içinde önemli bulunan örf, adet ve ananeler teknolojik iletişimde de önemli rol oynar. Örneğin bizler, işimiz ne kadar acil olursa olsun, telefon görüşmemiz başlayınca önce bir hal, hatır sorar, sonra konuya gireriz. Ya da telefon konuşmasının sonunda mutlaka eşe dosta selam söyleriz.
Bu noktada, elbette kullanılan iletişim araçlarının da kültürden kaynaklı yaşam tarzına uygun hizmet edebiliyor olması önemlidir. Örneğin; kalabalık bir ortamda sürekli çok yüksek sesle çalan bir telefon uygun bulunmayabilir, bu durumda telefonun zil sesinin ayarlanabilir olması teknolojinin uyması gereken bir kural olacaktır.
İşte bu da teknolojinin, gelişim açısından tek başına yeterli olmadığı, teknolojinin de kültüre ayak uydurması gerektiği gerçeğini ortaya koyar. Aksi durumda toplumun kültürüne ayak uyduramayan bir teknoloji, o toplumda kendisine yer edinemez. Ülkemizde hangisi daha fazla kullanılıyordur sizce? Türk Kahvesi makinesi mi, yoksa filtre kahve makinesi mi?
Teknolojinin kültüre uyma gerekliliği, teknoloji geliştiricilerinin dikkat etmesi gereken unsurlardan biridir. Özellikle, bir geliştirme projesinin tüm aşamalarında gereksinim analizlerinin bu doğrultuda yürütülmesi gerekir. Bu nedenle, proje ekibinin, ürünü sunacakları hedef toplumu iyi tanıması, onların kültürünü, örflerini, adetlerini iyi biliyor olması gerekir. Yani, toplumun bir parçası olması gerekir.
Örneğin ülkemizde dikey hiyerarşik yapının yaygın olduğu kurumlarda, üst düzey yöneticiler arasında çağrı aktarma senaryolarının, çalışanların hiyerarşik pozisyonuna uygun olarak gerçekleştirilmesi talep edilmektedir. Bu senaryolar, toplumumuzdaki karşılıklı saygı düzeylerinin göstergesi olarak oluşmuştur. Karel santrallarında bu hiyerarşik yapıya uygun aktarma senaryolarını, hiyerarşik geleneklerimize uygun olarak geliştirmiş ve bunları IP iletişim altyapısıyla birleştirmiştir. Bu sayede Karel kullanıcıları, kültürlerini, yaşam tarzlarını değiştirmek zorunda kalmadan, teknolojinin tüm nimetlerinden faydalanabilmektedirler.
Teknoloji ve kültür birbirlerini etkilemektedir ve zaman içinde her ikisinin de değişimi, gelişimi kaçınılmazdır. Karel, ülkemizde teknolojinin öncüsü olarak, tüm müşterilerinin kültürel beklentilerini de yakında izlemeye ve bu beklentilere uygun ürünler sunmaya devam edecektir.
Bu yazıyı okuyanlar bunları da okudu:
Şirketiniz İçin Teknoloji Ürün ve Çözümü Seçimi
İşlemci Performansı Arttırmanın Yeni Standardı: OpenCL
KOSGEB Destekleri Nelerdir? Boğaziçi Üniversitesi
