Etrafa yaydığımız auranın adını çok evvelden koyduk: Kişisel Alan Ağları (Personal Area Network). Giyilebilir teknolojilerle auramız nereye kadar erişecek? İş hayatımıza bunun etkisi ne olacak?
Gündelik hayatımıza son iki senede gelişen ve yeni nesil akıllı telefonlarla birlikte kitlelere yayılmasını beklediğimiz giyilebilir teknolojiler şu an için kısıtlı imkanlar ve teknolojilerle harikalar yaratma çabasını sürdürüyor. Bu anlamda kullanıcılara sunulan aktivite takibi özellikleri özellikle spor yapan ve metabolizma kaydını tutmak isteyenlerin imdadına yetişiyor. Elbette gelişmiş tıbbi cihazların yaptığı biçimde çok derinlemesine analizler yapmaları mümkün olmuyor ama hareket ve kalp ritmi algılayıcıları sayesinde çok iyi tahminler yapabiliyorlar ve bu verileri farklı akıllı cihazlarda takip etmenizi sağlayabiliyorlar.
Giyilebilir teknolojilerin yaygınlaşabilmesinin önündeki en büyük engellerden bir tanesi olan bağlantı teknolojilerinin yüksek güç tüketmesi sorunu da Bluetooth 4.0 LE ile büyük ölçüde çözülmüş oldu. Tabii ki gücü kıstığınızda bağlantı mesafesini de olukça kısaltmış oluyorsunuz fakat konuştuğumuz şey personal area network, yani kişisel alan ağı olunca zaten mesafelerin çok da fazla uzamayacağı öngörüsünü yapmak zor olmuyor.
Sonraki adım
Giyilebilir teknolojilerde de gündelik kullandığımız her şeyde olduğu gibi gelişimin iki bacağı var: Birincisi yeni şeyler üretmek, ikincisi ise (genellikle yaygınlığın artmasını bu sağlıyor) var olan teknolojiyi tabana yayabilmek için ucuzlatmak, daha kullanışlı hale getirebilmek.
Şu an için yeni özellikler tarafında bizleri bekleyen bilinmedik çılgın yenilikler öngörülmüyor öte yandan Google Glass gibi giyilebilir teknolojinin gözümüze girdiği cihazların daha da geliştirilmesi konusu var. Çok ilginç şekilde henüz mobilleştirilmemiş teknolojilerden bahsetmemiz mümkün. Zaten görünüşe göre esas hayatı değiştiren şeyler buralarda yer alacak.
Zihni okuyan takılar mı dediniz?
Zamanında birçok firma tarafından el atılan ama henüz başarılı (yani ticari) anlamda mobil biçimde sunulamayan teknolojilerden bir tanesi de beyin sinyallerini okuyarak elektronik cihazlara komut vermemizi sağlayan cihazlar. Bunlarla ilgili çalışan ürünler piyasaya oyun kontrolcüleri olarak sunuldu ama onlarca saatlik eğitimlerden sonra sizin ne demek istediğinizi anlayabilir hale geliyorlar. Örneğin 100 saat boyunca cihazı eğittiğinizde artık Örümcek Adam’daki Dr.Octopus kıvamına (en azından oyun içinde) gelebiliyorsunuz.
Zihninizden geçenleri okumak kadar zihinsel aktiviteyi de takip edebilmek; uyku başta olmak üzere hayat kalitesini yükseltebilmekle ilgili önemli bir adım durumunda. Kötü rüya görmemenizi sağlamak, kaliteli uyku uyuyabilmenizi sağlamak, gün içindeki duygu değişimlerinizi takip ederek size akıllı öneriler sunabilmek gibi birçok uygulama akla ilk gelenlerden. Elbette bu ilk başta korkutucu gelebilir fakat nihayetinde her teknoloji iyi ve kötü yönde kullanılabilir.
Kablosuz teknolojilerin gittikçe gelişmesi bu tür teknolojilerin şehir şebekelerinden koparak daha uzun süre pillerle çalışabilmesinin de önünü açıyor. Piliniz yoksa taşınabilir veya giyilebilir teknolojilere sahip olmanın hiçbir esprisi yok. Maalesef teknolojinin her kolu verimliliği artırmaya çalışmıyor; kaynakları hoyratça kullanan çok fazla cihaz, uygulama veya kullanım alanı var. Bu sorunları çözebildiğimiz gibi kişisel alan ağımıza dahil edebileceğimiz çok daha fazla teknoloji deneysel olmaktan çıkıp kullanılabilir hale gelecek…
Bunu yazıyı okuyanlar bunları da okudu:
Hızlı Okuma Teknolojileri Sayesinde Daha Verimli Okumak
PS4 Sadece Oyun İçin mi?
Yakında Hayatımızı Kolaylaştıracak İnovasyonlar