Baştan söylemek gerekli, bugün "Bilim ve Teknik" kıvamında bir yazıyla karşınızdayız. Keyifli okumalar...
Zaman, her zaman geçmişten geleceğe doğru mu ilerler? İnsan zihni buna hemen EVET diye cevap verir. Fakat bazı argümanlara göre, zamanın ilerleyişi aslında algıladığımızdan farklı şekilde gerçekleşiyor olabilir ve kuantum teorisi bize doğrusal olmayan bir zaman anlayışı ile bunu sağlayabilir.
İnsan zihni, zamanın tek yönlü ve doğrusal olduğunu (zamanın oku), yani geçmiş-şimdi-gelecek hattını takip ettiğini düşünmeye şartlanmıştır. Ne var ki, George Ellis gibi bazı bilim insanları ve felsefeciler, geleceğin geçmişi etkileyebileceğini ve bunun “kuantum mekaniğinin ortaya çıkan bir özelliğinden kaynaklanabileceğini” ileri sürmekteler. Şöyle ki:
Gündelik deneyimlerimize göre, olaylar sadece tek yönlü gerçekleşir ve bunlar geri döndürülemezdir. Örneğin, bir masadan bir bardağı düşürdüğünüzde bardak paramparça olur ve bütün kırık parçalar etrafa saçılır. Kırık parçaların hepsini tek tek yapıştırsanız bile bardak bir daha asla eskisi gibi olamaz. Parçaları birleştiren bağ tamamen kopmuş, onların bir arada kalmasını sağlayan yapı tamamen yok olmuştur.
Fiziğin temel yasaları, atomların birbirlerine çarptıktan sonra birbirlerinden sekerek uzaklaştıklarını tarif eder ve bunu yaparken aslında günlük deneyimlerimizi de destekler. Fakat hareket yasaları daha karmaşıktır. Örneğin, bilyelerle oynarken, birbirine çarpıp harekete geçen bilyeler sizden uzağa gidiyor gibi görünse de onların aslında tam olarak hangi yöne gittiğini söyleyemezsiniz.
Atom seviyesinde durum, bilyelerin davranışına çok benzerdir. Ne kadar çok atom birbiriyle etkileşime geçerse ve çarpışırsa o kadar rastgelelilik ortaya çıkacaktır. Bu rastgelelilik hakkındaki ve rastgelelilik miktarının bir nicelikle ölçülmesi anlamına gelen "entropi" hakkındaki bazı argümanlar, “Zamanın yönünün ilerisi olduğunu gösteren hiçbir şey yoktur,” der. Örneğin, kahveniz ısısını onu saran havaya verir, yani atomların enerjileri eşitlenir, enerji yitimi denen olay gerçekleşir. Bu sırada atomların zamanda ileri mi gittiğine yoksa geri mi gittiğine karar veremezsiniz. Önce kahveniz ısıyı vermiş ve hava ısınmış olabilir ya da önce hava ısıyı almış ve kahveniz bu yüzden soğumuş olabilir.
Tam da bu noktada, “kuantum mekaniğindeki tek yönlü bir süreç” devreye girer. Bu sürece kuantum uyumsuzlaşması, başka bir deyişle kuantum bileşenleri arasındaki uyumun kaybolması denir. Kuantum uyumsuzlaşması inanılmaz hızlı bir şekilde meydana gelir çünkü atomlar arasındaki etkileşimler, kuantum uyumsuzlaşmasını yaymakta son derece etkilidir. Bu uyumsuzlaşma, enerji yitiminden daha hızlıdır, gerçekleştiğinde daha az ısı yayar ve şimdiye kadar elde edilen bilgilere göre tek yönlü olarak gerçekleşir. Başka bir deyişle uyumsuzlaşma, zamanın okunun enerji yitiminden daha hızlı olduğunu, yani atomların enerjileri eşitlenmeden önce zamanda ileriye harekete geçtiklerini gösterir.
Uyumsuzlaşmanın enerji yitiminden daha hızlı gerçekleştiği göz önünde bulundurulduğunda, zamanın ilerleyişinin beyinlerimizin algıladığından farklı olması ihtimal dahilindedir. Buna bağlı olarak, geçmiş ve gelecek tanımlarının yenilenmesi, hatta geçmişin değiştirilmesi ve geleceğin ön görülmesi bile mümkün olabilir. Fakat bu yöndeki argümanlar, yürütülen bazı deneylerle destekleniyor gibi görünse de kesin karara varmak için henüz erken çünkü bu argümanlar hala tartışmaya açık durumdalar.
Makalenin tamamını şu bağlantıdan İngilizce olarak okuyabilirsiniz: The Quantum Origin of Time
Bu yazıyı okuyanlar, bunları da okudu;
Farkında Olmadan Kullandığımız 10 Teknoloji
İşletmenizin Geleceği İçin Hazır Mısınız?
Mutlu Bir İş Hayatı için Verimli Çalışmanın 9 Yolu